İlk işim

22 March 2022

For English

Nihayet bir işe girdim...

Yakın çevremin bileceği üzere yazılıma dair ilgim yaklaşık 2020'nin Mart ayından itibaren sürüyor. Başlangıçta niyetim yazılım bir yazılım kariyerine ulaşmak değildi. Sadece doğuştan ölü proce Lilyum'a bir şeyler yapmak için kodlama öğrenmek istemiştim, sonra da heveslisi olmuştum. Kasım 2021 gibi Psikoloji'den bir kariyerin neredeyse imkânsız, imkânsız olmasa bile bana istediklerimi veremeyeceğini anlayınca yazılımdan bir kariyer düşünmeye başladım. Tabii bunun öncesinde eylül ayından itibaren Ruby ilanlarına başvurmaya başlamıştım ancak niyetim ciddi değildi, bu işsizlik ortamında tek yolumun yazılım olacağını iki ay sonra anlayabilmiştim. Çünkü psikolojide bulabildiğim tek iş, eşek gibi çalışıp üstüne para ödediğim acayip stajlardı. Eğer bir işte çalışmak için ben para ödüyorsam orada çalışmak değil müşteri olmak ödüllendirilir. bu alanda çalışmayı isteyerek ben arz değil talep oluşturuyorum. Kısaca bu tuhaf vaziyetin söylemeye çalıştığı şey "Gereğinden fazla psikolog var" demek oluyor.

Şimdi böyle anlatınca yazılımı salt para için seçtim gibi anlaşılıyor. Bir yere kadar doğru ammavelakin doğrusunu isterseniz bir eşit ağırlıkçı olarak hem para kazandıracak hem de benim ilgimi çekecek fazla bir seçenek yoktu. İnsanlar üzerinden çok eskiden beri gözlem yaparım ve kendimce derinlikli yorumlarda bulunurum ancak ben daha çok sosyoloji insanıyım. Yani en başından psikolojiyi para için seçmiştim. Psikoloji okuduğum için mutsuz değilim, gayet eğlenceli ve ufuk açıcı bir dört yıl geçirdim doğrusu.

Yazılıma karşı ilgim işin özü psikolojiye karşı ilgimden daha baskındı. vardı ama ciddi bir iş gözüyle hiç bakmadığım için ilgilendiğim bütün teknolojiler daha çok ilgi çekici, kullanması keyifli teknolojilerdi ancak özellikle Türkiye'de iş buldurabilmesi biraz zordu. İş bulmayı önemsememiştim, sadece eğlenmeyi düşünmüştüm. Bununla beraber Ruby, Rust, Crystal gibi enteresan bulduğum dillere yöneldim. Eminim bu yazıyı okuyanların ciddi bir kısmı bu dilleri hiç duymamıştır.

Hâliyle iş aramaya çıkınca çok tuhaf bir duruma düştüm. Yurtdışındaki popülerliğine karşın Türkiye'deki Ruby ilanlarına bakıyorum, "Headhunter" diye tarif edilen birkaç şirketin ilanı dışında hiçbir şey yok. Başvuruyorum başvuruyorum kimse dönmüyor. O esnada gırla C#, Java, Node.js, Go ilanları var ama kendimi hiç bu konulara çekemiyorum. Biraz bakıyorum, anlamaya çalışıyorum, zira Ruby'den ümidim yok. Bu arada beni oldukça heveslendiren bir iki şirket çıkıyor karşıma. Hele bir tanesiyle olacak gibiydi, son dakika olmadı işte. Öyle bir durum ki, kimse suçlu değil ancak yine de çok moral bozucu bir durumdu.

Bir de bootcamplere başvurmam var tabii. Patika.dev denen oluşumun her yayınladığı bootcampe başvuruyorum bir şeyler elde etmeye çalışıyorum. Bootcampler de ne enteresan bootcampler hani. A101 için düzenlenen C# bootcampine "Bu şirket ile neden çalışmak istiyorsunuz?", "Bu şirketin ilginizi çeken yönleri nedir?" diye dandik sorular soruyorlar. Ne bileyim, A101'de satılan abur cuburlar Bim'den daha iyi ondandır herhalde.

Tam böyle "Ulan beni neden işe almıyorlar" diye kafayı sıyırma evresine gelmişken işe alındım. Hem de "Kesin bunlar beni işe almaz" diyeceğim bir şirketten. Ruby'nin Türkiye'deki egzantrik konumu bu sefer benim işime yaradı, çünkü şirkete başvuran pek de Ruby programcısı yoktu. Mülakatlarda işte kendimi ispatlayınca ve iyi kötü bir proje teslim edince Puki diye bir şirkette işe başlamış oldum. Gayet dost canlısı bir ortam var şimdilik, bakalım nasıl gidecek.

Böylece 11 Haziran 2021'de Antalya Kaleiçi'nde Lemon Tree isminde başlayan Ruby On Rails maceram nihayetinde 16 Mart 2022'de İzmir Kıbrıs şehitleri Caddesindeki Starbucks'ta bir kariyere dönüşmüş oldu.

Tuhaf hissediyorum. Ama bir iş güç edinmiş olmak, hiç de fena olmayan bir maaş almak doğrusu özgüvenimi yerime getirdi. Yani bir kahveyi içerken "Gitti yine paracıklar" diye düşünmeden gönül rahatlığı ile içebilmek gerçekten büyük lütuf.